İngilizce okuma yeteneklerinizi geliştirin
Soru & Cevap

İngilizce Okurken Zorlanıyorum, Ne Yapmalıyım?

İngilizce öğrenme sırasında ya da İngilizce’ye hakim olsak bile hayatımızın herhangi bir anında İngilizce kelimeleri okurken zorlanabiliriz. Ancak bu zorluk genellikle ilk öğrenme sürecinde yaşanan ve geçici olarak kabul edilen cinstendir. İngilizce okurken zorlanma durumundan kurtulmanın en önemli yolu, ilk önce işin alfabesinden başlamaktır. Yani ilk önce o dilin temel seslerini öğrenmeli, farklı seslerin nasıl çıktığını keşfetmelisiniz. Ardından okumak için bol bol pratik yapmalı ve bu konuda kendinizi geliştirmelisiniz. Şimdi adım adım bu konudaki sorunlarınızı nasıl çözeceğinizi ele alacağız.

Sizler için hazırladığımız bu içerikte harf seslerinden bahsederek başladık, ardından çift seslerin okunuşuna değindik. Neden İngilizce okurken zorlandığınıza yanıt aradık ve bunlara çözüm aradık. Son olarak da size kılavuz olması açısından birçok metin derledik. Bu içeriği incelediğiniz ve uyguladığınızda İngilizce okumak artık hayal değil. Hazırsanız başlayalım…

Öncelikle İngiliz Alfabesinde Yer Alan Harflerin Okunuşunu Öğrenin.

Hangi dili öğrenecek olursak olalım, yaptığımız ilk hamle o dilin alfabesini öğrenerek işe başlamaktır. İlk önce İngiliz alfabesindeki sesleri öğrenerek işe başlamamız ilerde bilmediğimiz bütün kelimeleri okurken bize kolaylık sağlayacak, aynı zamanda hatasız bir telaffuz yapma yolunun da kapısını aralayacaktır. Size tavsiyemiz, İngilizce diline çok uzaksanız ve yeni yeni öğrenmeye çalışacaksınız yapmanız gereken ilk şey, öncelikle bu dilin alfabesini öğrenmeniz. Daha sonra başta bu yazı olmak üzere, sitemizdeki diğer yazıları okuyarak da kendinize uygun bir yol haritası oluşturabilirsiniz.

Harf Okunuşu
A a ey /ei/
B b bi /biː/
C c si /siː/
D d di /diː/
E e i /iː/
F f ef /ɛf/
G g ci: /dʒiː/
H h eyç /eɪtʃ/
I i ay /aɪ/
J j cey /dʒeɪ/
K k key /kei/
L l el /ɛl/
M m em /ɛm/
N n en /ɛn/
O o ou /oʊ/
P p pi: /piː/
Q q kiu /kjuː/
R r ar: /ɑr/
S s es /ɛs/
T t ti /tiː/
U u yu /juː/
V v vi: /viː/
W w dabılyu /ˈdʌbəljuː/
X x eks /ɛks/
Y y vay /wai/
Z z zed /zɛd/ zee /ziː/

İngilizcede Hangi Harf Hangi Sesi Verir Öğrenin.

Yukarda sizlere alfabedeki harflerin nasıl okunduğu hakkında kısa bir bilgi verdik. Biraz dikkatli düşündüğünüzde hangi harfin hangi sesi verdiğini rahatlıkla söyleyebilirsiniz, dilerseniz harfleri sesli olarak okuyarak sorunuza yanıt da alabilirsiniz ancak şimdilik biz size yardımcı olalım:

A, H, J, K, F, L, M, N, S, X harfleri “e” sesi,

B, C, D, E , G , P ,T harfleri “i” sesi,

I, Y harfleri “ay” sesi,

Q, U, W harfleri “u” sesi veren harfler olarak bilinmektedir.

Yazıldığı Halde Okunmayan İngilizce Harfler Var Mıdır Sorusuna Yanıt Arayın.

Bu sorumuza vereceğimiz yanıt için birkaç kelimeden yararlanmış olmanız yeterli olacaktır diye düşünmekteyiz:

Know: Bilmek (nov)

Knowledge: Bilgi (novlic)

Knife: Bıçak (nayf)

Knight: Şövalye (nayt)

Hour: Saat (auvır)

Yukarda yazmış olduğumuz kelimelerin okunuşuna kısa bir göz atın. Her kelimede ilk harflerin okunmadığını fark edeceksiniz. Gördüğünüz gibi yazılmasına rağmen k ve h harflerinin okunmadığı çeşiti kelimeler bulunmaktadır. Bunları da ilk başta ezberlemeniz gerekmektedir ancak zamanla çeşitli okuma pratikleri yaparak bu bilgi özümseyeceksiniz.

Çift Seslerin Okunuşunu Keşfedin.

Sizlere İngilizce’de çokça yer alan çift sesleri ve okunuşlarını aşağıda gösterdik. Daha anlaşılır olması adına bir de örnek kelimeye yer verdik. Dilerseniz daha fazla kelime inceleyerek bu bilgiyi pekiştirebilir ve sesli okumalar yapabilirsiniz.

Çift Sesler      Okunuşları
Ch                    ç
Örnek:  Cheese: Peynir (Çiz)

Sh                    ş
Örnek: She: O (Şi)

Th                    dh

Örnek: This: Bu (dhis)

Ph                    f
Photography: Fotoğrafçılık (fotografi)

Okunulan İngilizce Metinleri Anlamama Nedenleri

İngilizce metinleri okumayı az çok öğrendiniz ancak İngilizce okuduğumu anlamıyorum mu diyorsunuz? Üzülmeyin bu durum İngilizce öğrenen hemen hemen herkesin başlangıç seviyesindeki öğrencilerden sık sık işitilen bir problemdir. Eğer İngilizce okuyabilirim ama İngilizce okuduğumu anlamıyorum diyorsanız ilk önce bunun olası sebeplerine bakmalı, daha sonra ise bu duruma çeşitli çözüm önerileri bulmalıyız.

İngilizce gramer eksikliğiniz olabilir

Öncelikle İngilizce okuduğunuzu anlamamanızın temel sebeplerinden öncelikli olanı gramer eksikliği olabilir. Gramer, yani dil bilgisi adeta bir dildeki kelimeleri birleştiren tutkal gibidir. Gramer sayesinde kelimeler bir araya gelerek anlamlı bir cümle haline gelmektedir. O sebeple eğer dil bilgisi konularında çok fazla eksiğiniz varsa metindeki tüm kelimelerin anlamlarını bilseniz okuduğunuzu anlamayabilirsiniz. Mesela aşağıdaki cümleye bir göz atalım:

Örnek: Had I knewn it before, I would have read it.

Bu cümle If Type III denilen bir yapıyı içermektedir. Anlamı ise “Eğer onu daha önce bilseydim, çoktan okumuş olurdum”. If Type III gramer yapısını bilmezseniz bu cümleyi anlamak pek de mümkün olmamaktadır. Verebileceğimiz bir başka örnek ise the more … the more… yapısıdır. Dilerseniz örneğe bir bakalım:

Örnek: The more I study, the luckier I get.

Bu cümle “Daha çok çalıştıkça, daha başarılı oluyorum” anlamına gelmektedir. Eğer İngilizce öğrenen bir öğrenci iseniz, bu yapıyı bilmeden, sadece kelimeler üzerinden bu cümleyi çözmeniz pek de mümkün olmayacaktır.

İngilizce kelime eksikliğiniz olabilir

İngilizce okuduğumu anlamıyorum diyen öğrencilerin bir başka sorunu ise kelime eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Kelime eksikliğinin iki türlü çeşidi olabilir: Birinci boyut gerçekten az sayıda kelime bilmekten kaynaklıdır. İkinci boyut ise çok sayıda kelime bilip bunları eksik veya bir şekilde yanlış öğrenmiş olmak olabilir. İngilizce kelime öğrenmeye çalıştığınız anlarda size sunabileceğimiz en iyi ve en etkili yöntem kelimeleri İngilizce-İngilizce sözlüklerden çalışmaktır çünkü Türkçe sözlükler ve açıklamalar İngilizce kelimelerin tam anlamını bazen vermeyebilir. Tam anlamı karşılamayan kelimelerle tanışan öğrenciler ise, söz konusu kelimeleri yüzeysel olarak öğrenebilirler. Mesela, bir kelimenin birden fazla anlamı olabilir. Bu anlamlar, üç hatta beş tane bile olabilir. Ve bu durumda öğrenciler maalesef yalnızca bir kelime anlamını bilebilirler. Mesela “well” kelimesinin anlamını size soranlara “iyi” demektir diye karşılık verebilirsiniz. Bunu neredeyse İngilizce öğrenen herkes bilir ama karşınıza şöyle bir cümle çıksa nasıl yorumlardınız?

Örnek: This well is dry.

“Bu iyi kurudur” mu derdiniz, “İyisi kurudur” mu derdiniz? Bir düşünün, oldukça karmaşık değil mi? Eğer yukarda söylemiş olduğumuz cümlelerden biri şeklinde çeviri yaptıysanız yanlış yoldasınız demektir. Eğer bu ayarda bir şey diyorsanız yanlış demiş olurdunuz çünkü burada “well” kelimesi aslında “kuyu” anlamına gelmektedir. Yani well kelimesinin bir başka anlamı da kuyudur. Bu durumda cümlenin çeviri ise: “Bu kuyu kurumuş”demektir.

İngilizce okuma pratiği eksikliğiniz olabilir

Sadece dil bilgisi çalıştım, bol bol kelime de ezberledim diyorsanız işinizin henüz bitmediğini ve daha çok yolunuzun olduğunuzu söylememiz gerek. Kelime ezberlemekle tam anlamıyla İngilizce okuma beceriniz bir ilerleme kat etmez. Pratik edinmek konuşma, anlama ve yazmada olduğu kadar İngilizce okuma konusunda da oldukça önemli. Bu sebeple, İngilizce okuduğunu anlama becerisini geliştirmek için her türden çeşit çeşit yazı okumak, farklı alanlardan metinleri incelemek gereklidir. Eğer sürekli olarak farklı alanlardan bolca okuma yaparsanız ve kendinizi her alanda geliştirmeye çalışırsanız, İngilizce okuduğumu anlayamıyorum demekten büyük ölçüde kurtulursunuz.

İngilizce Okuma Becerinizi Geliştirmenize Katkı Sağlayacak Bazı Kaynaklar

İngilizce okuma becerinizi geliştirmek için öncelikle bol bol kitaplarla haşır neşir olmalı ve okumanızı ilerletecek ve hızlandıracak kaynaklardan faydalanmalısınız. Bu başlığın devamında sizler için İngilizce okuma düzeyinize faydalı olacak kitapları derledik. Bu kaynaklardan faydalandığınızda başarının kaçınılmaz olacağını söyleyebiliriz, yeter ki siz gerekli özveriyi gösterin ve sabretmesini bilin. Gelin şimdi, kaynaklara hep birlikte göz atalım.

  • Graded Reader – Çeşitli Seviyelerde Olan Hikaye Kitapları: Sıfırdan İngilizce öğrenmeye başlamış olabilirsiniz ya da İngilizcenizi belli bir seviyeye getirmiş ancak yeteri kadar gelişmediğinizi düşünüyor ve ilerlemek istiyor olabilirsiniz. Veya bunlardan hiçbiri de değil. Aslında ileri düzeyde İngilizce bilgisine sahip olabilir ama dile uzak kalmamak ve yeni şeyler de okumak adına kitaplara ihtiyaç duyabilirsiniz. İşte tam da bu noktada yardımınıza Graded Reader kitapları geliyor. Hangi seviyeden olursanız olun, seviyeli İngilizce hikaye kitabı okumak İngilizce okuma becerinizi ve genel dil hakimiyetinizi geliştirmek için yapabileceğiniz en etkili ve eğlenceli çalışmalardan biridir aynı zamanda size yeni kelimeler öğrenme ve kelime okuyuşları keşfetme fırsatı da verir. O sebeple İngilizce okumayı öğrenirken seviyeli hikaye kitabplarından faydalanmanız kesinlikle çok önemlidir.Oxford Bookworms, Collins, Macmillan Readers gibi çeşitli yayınevlerinin sıfırdan ileri düzeye kadar hikâye kitapları mevcuttur. Siz de istediğiniz seviyede ve istediğiniz yazarın kitabını alarak keyifli dakikalar geçirebilirsiniz.
  • Genel ya da Akademik Düzeyde Reading Kitapları: Bazı kitaplar genel olarak okuma seviyenizin gelişmesine katkı sağlar, bu tarz kitaplarda herhangi bir konuda okuma yapabilirsiniz. Ancak akademik düzeyde olan kitaplarda durum tamamen farklıdır. Bu tarz kitaplar adeta bir ders kitabı gibidir. Belli bir konu hakkında bilgi vermek esas amaçtır. Akademik düzeyde yazılmış olan kitaplarda dil daha ağır ve kelimeler daha zorlayıcı olabilir. Bu sebeple dilerseniz böyle kitaplar okuyacağınız zaman öncelikle Türkçe konu olarak daha hâkim olduğunuz yazıları tercih edebilirsiniz. Aşağıda bahsettiğimiz kitaplar ise hem rahat ulaşabileceğiniz hem de şu ana kadar on binlerce kişiye İngilizce okuma konusunda yardımcı olmuş kitaplardır:
    Reader at Work 1 & Reader at Work 2: Reader at Work serisi de genel düzeyde yazılmış olan önemli İngilizce okuma kaynaklarındandır. Bu kitaplar temelden orta düzeye kadar olan İngilizce konu metinlerini içermektedir. Bu iki kitap serisinde yaklaşık üç yüz civarında okuma parçası bulunmaktadır ve hemen hemen her konuya dair parçalar mevcuttur.
    More to Read 1 & More to Read 2: More to Read serisi ise genel olarak bakıldığında Reader At Work kitaplarının devamı niteliğinde karşımıza çıkmaktadır. Reader At Work serisi başlangıç düzeyinden itibaren kaleme alınmış kitaplardı ancak More to Read metinleri ise orta seviyeden ileri seviyeye kadar oluşturulmuştur. Metinler belli temalara göre kitaba serpiştirilmiştir. Mesela çevre ile ilgili metinler, sanat ile ilgili metinler gibi başlıklar altında okuma parçaları yer almaktadır.
    Akademik metinlere de ulaşmak istiyorsanız bunun en güzel yolu ise yine bizim metinlerimize ulaşırken faydalandığınız internetten geçiyor. İnternette başta Academia.edu internet sitesinden dilediğiniz konuda arama yapabilir ve metinler bulabilirsiniz. Ya da Google Academic üzerinden de birçok konuda çeşitli metinlere ulaşmanız mümkün. Bunların dışında arama motoruna dilediğiniz konuda İngilizce arama yaparsanız bile İngilizce okuma konusunda size katkı sağlayacak ve İngilizce okuma hızınızı geliştirecek birçok kaynak elde edebilirsiniz.

Başlangıç Düzeyindekiler İçin İngilizce Metin Örnekleri ve Anlamları

Sizlere İngilizce kaynak konusunda birçok öneride bulunmuştuk ancak bu sayfada verdiğimiz örnekler sayesinde de önerdiğimiz kaynaklara ulaşmadan da çeşitli okumalar yapabilir ve tüm seviyelere göre kendinizi geliştirme imkanı bulabilirsiniz. Size İngilizce okuması yaparken uygulayabileceğiniz bir de metot önerisiyle gelelim: Okuduğunuz parçaları sesli okurken, onların ses kaydını alın. Böylece kendi hatalarınızı dinlerken daha rahat keşfedebilir, zamanla yaptığınız hataları da böylece daha kolaylıkla azaltabilirsiniz, birilerinin sizi dinlemesi ve yorum yapması da elbette çok güzeldir. Yabancı dilinizi geliştirmede kolaylık sağlar, ancak sizin kendi gelişiminizi sağlamanız için de en etkili yollardan biri ses kaydı almaktır. Şimdi sizlere başlangıç düzeyinde metinleri paylaşalım.

1.
Winter

It is white everywhere.
Winter has a different taste.
The sky is a bit darker.
Water is frozen in the small creeks.
Come on, let us make a big snowman.
If you are not afraid of a fall;
Let us slide on ice.


Kış

Bembeyaz oldu ortalık.
Kışın da başka tadı var.
Hava bir parça karanlık.
Her yanda buz tutmuş sular.
Gel bizde şöyle kocaman.
Bir kardan adam yapalım.
Eğer düşmekten korkmazsan,
Buzun üstünde kayalım.

2.
Rabbit
There was a rabbit imagining itself like a lion.
One day this rabbit convened all rabbits in the vicinity on a high hill and said them that it would frighten wolf, jackal, fox in the case they would pass through the rough path in the downstairs.
Rabbits listened to it with no movement.
Ten minutes later, a wolf was passing through this path and it was suddenly surprised to see a rabbit shouting and running toward itself, and this circumstance caused it to frighten, and it urgently run away and disappeared there.

Tavşan
Tavşanın biri kendini aslan zannedermiş.
Bir gün bu tavşan civardaki tavşanları yüksekçe bir tepeye toplayıp aşağıdaki patika yoldan kurt, çakal, tilki geçmesi halinde korkutup kaçıracağını söylemiş.
Tavşanlar, onu sakin şekilde dinlemişler.
On dakika sonra bir kurt geçiyormuş ki, bir de ne görsün, bağırıp çağırarak üstüne doludizgin gelen tavşanı görünce ürkmüş ve son sürat oradan kaçmış.

3. 
A Baby and a Sock
The mother gave her baby a red apple. The baby tried to eat the apple. His mouth was too small. And he didn’t have any teeth. His brother took the apple. His brother ate the apple. The baby cried. His brother gave the baby a blue ball to play with. The baby smiled. His brother took the ball from the baby. He rolled the ball on the floor. The brown and white dog picked up the ball. The dog chewed on the ball. The baby cried again. His brother picked up the cat. He put the cat on the bed with the baby. The baby pulled the cat’s tail. The cat jumped off the bed. The dog chased the cat. The baby cried again. His brother let the baby hold a sock. The baby played with the sock. The baby was happy.

Bir Bebek ve Bir Çorap: 
Anne bebeğine kırmızı elma verdi. Bebek elmayı yemeye çalıştı. Ağzı çok küçüktü. Ve hiç dişi yoktu. Abisi elmayı aldı. Abisi elmayı yedi. Bebek ağladı. Erkek kardeşi bebeğe oynamak için mavi bir top verdi. Bebek gülümsedi. Kardeşi topu bebekten aldı. Topu yere yuvarladı. Kahverengi ve beyaz köpek topu aldı. Köpek topu çiğnemiş. Bebek yine ağladı. Kardeşi kediyi aldı. Kediyi yatağa bebekle birlikte koydu. Bebek kedinin kuyruğunu çekti. Kedi yataktan atladı. Köpek kediyi kovaladı. Bebek yine ağladı. Erkek kardeşi bebeğin bir çorap tutmasına izin verdi. Bebek çorapla oynadı. Bebek mutluydu.

4. 
A Cat and a Dog
The black cat jumped up onto the chair. It looked down at the white dog. The dog was chewing on a bone. The cat jumped onto the dog. The dog kept chewing the bone. The cat played with the dog’s tail. The dog kept chewing the bone. The cat jumped back onto the chair. It started licking its paws. The dog stood up. It looked at the cat. It licked the cat’s fur. The cat licked the dog’s nose. The dog went back to its bone. A boy ran through the room. He was wearing a yellow shirt. He almost ran into the chair. The cat jumped off the chair. The cat jumped onto the sofa. The chair fell onto the floor next to the dog. The dog stopped chewing the bone. The dog chased the boy. The boy ran out to the street. He threw a stick. The dog chased the stick. The dog lay down. It chewed on the stick.

Bir Kedi ve Bir Köpek
: Kara kedi sandalyeye sıçradı. Beyaz köpeğe baktı. Köpek bir kemik üzerinde çiğniyordu. Kedi köpeğe atladı. Köpek kemiği çiğnemeye devam etti. Kedi, köpeğin kuyruğuyla oynadı. Köpek kemiği çiğnemeye devam etti. Kedi sandalyeye atladı. Pençelerini yalamaya başladı. Köpek ayağa kalktı. Kediye baktı. Kedinin kürkünü yaladı. Kedi köpeğin burnunu yaladı. Köpek kemiğine döndü. Bir oğlan odadan geçti. Sarı bir tişört giyiyordu. Neredeyse sandalyeye koştu. Kedi sandalyeden atladı. Kedi kanepeye atladı. Sandalye köpeğin yanındaki yere düştü. Köpek kemiği çiğnemeyi bıraktı. Köpek çocuğu kovaladı. Çocuk sokağa kaçtı. Bir sopa attı. Köpek sopayı kovaladı. Köpek uzandı. Çubuğu çiğnedi.

5.
 A Birthday Bike
February 7 is Ahmet’s birthday. He will be eight years old. He is in the third grade. He goes to Park Elementary School. An elementary school is for kids. It is only 100 metre away. He walks to school. It only takes 20 minutes. When it rains, he wears a raincoat. He used to take an umbrella. But he lost the umbrella. His mother gave him another umbrella. He broke that one. His mom said, “You and umbrellas don’t get along.” For his eighth birthday, Ahmet wants a bicycle. He can ride the bike to school. After school he can ride with his friends. He can ride the bike to the swimming pool. He can ride the bike to the library. His mom and dad took him to the bike store. They asked him to look at the bikes. He looked at all the bikes. He chose a red bike. He showed his parents. His dad said it cost too much. He told Ahmet to choose another bike. Ahmet chose a blue bike. Dad said the blue bike was the right price.

Bir Doğum Günü Bisikleti: 7 Şubat, Ahmet’in doğum günü. Sekiz yaşında olacak. O şimdi üçüncü sınıfta. Park İlköğretim Okulu’na gidiyor. İlkokul, çocuklar için olan bir yerdir. Sadece 100 metre uzaklıktadır. O okula yürüyerek gider. Sadece 20 dakika sürer. Yağmur yağdığında, o bir yağmurluk giyer. Bir şemsiye alırdı. Ama şemsiyesini kaybetti. Annesi ona başka bir şemsiye verdi. Onu kırdı. Annesi, ona “Sen ve şemsiyeler anlaşamıyorsunuz.’’ dedi. Sekizinci doğum günü için Ahmet bir bisiklet istiyor. Bisikletle okula gidebilir. Okuldan sonra arkadaşlarıyla birlikte dolaşabilir. Bisikletiyle yüzme havuzuna gidebilir. Bisikletiyle kütüphaneye gidebilir. Annesi ve babası onu bisikletçiye götürdü. Bisikletlere bakmasını istediler. Tüm bisikletlere baktı. Kırmızı bir bisiklet seçti. Ailesine gösterdi. Babası ona çok pahalı olduğunu söyledi. Ahmet’e başka bir bisiklet seçmesini söyledi. Ahmet mavi bir bisiklet seçti. Babam mavi bisikletin doğru fiyat olduğunu söyledi.

6. 
No Food, No Job
I am an adult. I’m not a kid. I’m a grown-up. I need some money. I have no food. I am hungry. I am not thirsty, because water is everywhere. But water has no taste. I want to drink a soda. I want to drink milk. I want to drink coffee. I want to work. Nobody will hire me. Nobody is hiring anybody. Companies are firing people. Companies are laying off people. Everyone is looking for a job. I cannot pay my rent. I will have to live in my car. I don’t want to live in my car. My car has no bed. Everyone should live in a house or an apartment. Many people don’t have a car. They live on the street. A street has no bed. Nobody should live on the street. I don’t know what to do. I don’t know where to go. Maybe I will go to church. Maybe I will find help there.

Yemek Yok, İş Yok: 
Ben bir yetişkinim. Ben çocuk değilim Ben bir yetişkinim. Biraz paraya ihtiyacım var. Yemeğim yok Açım. Susamıyorum, çünkü su her yerde. Fakat suyun tadı yok. Soda içmek istiyorum. Süt içmek istiyorum Kahve içmek istiyorum. Çalışmak istiyorum. Kimse beni işe almayacak. Kimse kimseyi işe almıyor. Şirketler insanları kovuyor. Şirketler insanları işten çıkartıyor. Herkes iş arıyor. Kiramı ödeyemiyorum. Arabamda yaşamak zorunda kalacağım. Arabamda yaşamak istemiyorum. Arabamın yatağı yok. Herkes bir evde ya da dairede yaşamalıdır. Birçok insanın arabası yoktur. Sokakta yaşıyorlar. Bir sokağın yatağı yok. Kimse sokakta yaşamalı. Ne yapacağımı bilemiyorum. Nereye gideceğimi bilmiyorum. Belki kiliseye giderim. Belki orada yardım bulabilirim.

7. 
New Shoes
She is young. Her shoes are old. She wears them to work. She goes to work five days a week. She loves her work. She is a waitress. She works at a restaurant. The restaurant is near her home. She walks to the restaurant. She stands up all day long. She is young and strong. But her shoes are not. They are old. She saw an ad in the paper. All shoes were on sale at the shoe store. She walked into the store. She looked around. She saw some black shoes. They looked good. She tried them on. They were very comfortable. They felt good. They were only $25. She paid cash. She wore them home. She felt good. She was ready for work the next day.
Yeni Ayakkabılar: O genç. Ayakkabıları ise eski. Onları işe giderken giyer. Haftanın beş günü işe gider. İşini seviyor. O bir garson. Bir restoranda çalışıyor. Restoran evine yakın. Lokantaya yürüyor. Bütün gün ayakta duruyor. O genç ve güçlü. Ama onun ayakkabıları değil. Onlar eski. Gazetede bir ilan gördü. Ayakkabı mağazasında bütün ayakkabılar indirimdeydi. Mağazanın içine girdi. Etrafına baktı. Siyah ayakkabılar gördü. İyi görünüyorlardı. Onları denedi. Çok rahatlardı. İyi hissetti. Sadece 25 dolardı. Nakit ödedi. Onları evde giydi. İyi hissetti. Ertesi gün çalışmaya hazırdı.

8. 
Ceyda’s family
Ceyda is ten years old. She is from İstanbul. Her hair is long and brown. She has got brown eyes. She has got a cat and a dog. Their names are Pamuk and Pati. Pati, the dog has got a small house in the garden.Ceyda’s cat, Pamuk is 3 years old. Ceyda’s mother is Simge. She is a teacher. She’s thirty-six years old. Her husband is Gökhan. He is thirty-eight. He’s a bus driver. He is a handsome man. Gökhan has got a horse. Its name is Lightning. Simge is a beautiful woman. They have got three children; Ceyda, Ekin and Umut. Ekin is six and Umut is twelve years old. Ekin’s hair is blonde, Umut’s hair is brown. The boys have got blue eyes. Umut’s pet is a mouse. Its name is Tiny. She is so small. Ekin’s pet is a fish. Its name is Goldie. Ekin and Umut have got four friends. Umut’s friends are Mert and Murat. Özlem and Adem are Ekin’s friends. Ceyda’s friends are Şirin and Seray.

Ceyda’nın ailesi: 
Ceyda on yaşında. İstanbulludur. Saçları uzun ve kahverengidir. O kahverengi gözlere sahip. Bir kedisi ve bir köpeği var. İsimleri Pamuk ve Patidir. Pati isimli köpeğin bahçede küçük bir evi var. Ceyda’nın kedisi Pamuk, 3 yaşında. Ceyda’nın annesi Simge’dir. O bir öğretmen. Otuz altı yaşında. Kocası Gökhan. O, otuz sekiz yaşında. O bir otobüs şoförü. O yakışıklı bir adam. Gökhan’ın bir atı var. Onun adı Yıldırım. Simge güzel bir kadındır. Üç çocukları var; Ceyda, Ekin ve Umut. Ekin altı yaşında ve Umut on iki yaşında. Ekin’in saçı sarı, Umut’un saçı kahverengidir. Çocukların mavi gözleri var. Umut’un evcil hayvanı bir faredir. Onun adı Minik. O çok küçük. Ekin’in evcil hayvanı bir balıktır. Onun adı Altın. Ekin ve Umut’un dört arkadaşı var. Umut’un arkadaşları Mert ve Murat’tır. Özlem ve Adem, Ekin’in arkadaşıdır. Ceyda’nın arkadaşları Şirin ve Seray’dır.

9.
The Yılmaz’s Family

Today is Sunday. It’s sunny and warm. We are having a picnic in a park. By the way, my name is Özlem Yılmaz. You can’t see me, because I’m taking the photograph.

My father, Veli Yılmaz, is on the right. He’s drinking tea. He is a teacher of history. My mother, Gül Yılmaz, is on the left, near my brother. She is a housewife. She’s 30 years old.

My brother is eating a sandwich. His name is Faruk and he’s 10 years old. He’s three years younger than me. Freckles is our pet dog; he is under the table. He’s waiting for Yılmaz to play with him.

We usually come to this place when the weather is fine. It’s so good to see my family together and when this happens I feel happy! When we arrive home everybody helps… this is the spirit of this family!

Yılmaz Ailesi: Bugün Pazar. Hava güneşli ve ılık. Parkta piknik yapıyoruz. Bu arada, adım Özlem Yılmaz. Beni göremezsin çünkü fotoğrafı çekiyorum.

Babam Veli Yılmaz sağda. Çay içiyor. O tarih öğretmenidir. Annem Gül Yılmaz solda, kardeşimin yanında. O bir ev hanımı. 30 yaşında.

Kardeşim sandviç yiyor. Adı Faruk ve 10 yaşında. Benden üç yaş küçük. Çilli, bizim evcil köpeğimizdir; masanın altında. Yılmaz’ın onunla oynamasını bekliyor.

Hava güzel olduğunda genellikle bu yere geliriz. Ailemi birlikte görmek çok güzel ve bu olduğunda mutlu hissediyorum! Eve geri döndüğümüzde ise herkes birbirine yardım eder… bu, bu ailenin ruhudur!

11.
Nasreddin Hodja
One day, a visitor came to Nasreddin Hodja’s house. “I am your friend from Konya.” he said, “Here is your duck to celebrate the visit.” Nasreddin Hodja was shocked but also pleased. He wanted his wife to cook the duck for dinner and invited the man for a delicious meal.
The next day another visitor arrived. “I am the friend of the man who brought you the duck.” he said. Nasreddin hodja invited him in and gave him a good meal. The next day another visitor arrived, and said he was the friend of the friend of the man who had brought the duck. Again Nasreddin Hodja invited him to his house for dinner. Nasreddin Hodja was getting annoyed.
Then another visitor came, and said he was the friend of the friend of the friend of the man who had brought the duck. Nasreddin Hodja invited him to eat dinner with him. His wife brought some soup to the table and the visitor tasted it. “What kind of soup is this?” asked the visitor. “It tastes like hot water.” “Sorry!” said Nasreddin Hodja, “That is the soup of the soup of the soup of the duck.”
Nasreddin Hoca: Bir gün, Nasreddin Hoca’nın evine bir ziyaretçi geldi. “Ben Konya’dan arkadaşınım.” dedi. “Ziyaretim için size ördek getirdim.”dedi . Nasreddin Hoca şok oldu ama çok memnun oldu. Karısının akşam yemeğinde ördeği pişirmesini istedi ve adamı lezzetli bir yemek için davet etti.

Ertesi gün başka bir ziyaretçi geldi. “Sana ördek getiren adamın arkadaşıyım” dedi. Nasreddin Hoca, onu kabul etti ve ona güzel bir yemek verdi. Ertesi gün başka bir ziyaretçi geldi ve ördekleri getiren adamın arkadaşının arkadaşı olduğunu söyledi. Yine Nasreddin Hoca onu akşam yemeğine evine davet etti. Nasreddin Hoca gittikçe sinirleniyordu.

Sonra başka bir ziyaretçi geldi ve ördekleri getiren adamın arkadaşının arkadaşı olduğunu söyledi. Nasreddin Hoca, onunla akşam yemeği yemeye davet etti. Karısı masaya biraz çorba getirdi ve ziyaretçi onu tattı. “Bu ne tür bir çorba?” Diye sordu ziyaretçi. “Sıcak su tadı gibi.” “Üzgünüm!” Dedi Nasreddin Hoca, “Ördek çorbasının çorbasının çorbası.”

12.
Barış Manço

My favorite singer is Barış Manço. I love all his songs but “Gülpembe” and “Halhal” are my favorite songs. He was born in İstanbul in 1943. He started to sing when he was only two years old. When he graduated from the college in Belgium he came to Turkey in 1969. He got married and had two sons. He was very friendly and communicative. He acted in some films and travelled nearly all around the world. His talk show “7’den 70’e” was the best TV program in the 1980s for bothe children and adults. He died in 1999 in İstanbul because of heart attack. I think he was one of the best singers of Turkey.

Barış Manço: En sevdiğim şarkıcı Barış Manço’dur. Bütün şarkılarını çok seviyorum ama “Gülpembe” ve “Halhal” en sevdiğim şarkılarıdır. 1943 yılında İstanbul’da doğdu. Sadece iki yaşındayken şarkı söylemeye başladı. Belçika’daki kolejden mezun olduğunda 1969’da Türkiye’ye geldi. Evlendi ve iki oğlu oldu. Çok arkadaş canlısı ve iletişimseldi. Bazı filmlerde rol aldı ve neredeyse tüm dünyada seyahat etti. “7’den 70’e” olan konuşma programı 1980’lerde çocuklar ve yetişkinler için en iyi TV programıydı. 1999 yılında İstanbul’da kalp krizi nedeniyle öldü. Bence Türkiye’nin en iyi şarkıcılarından biriydi.

Orta Düzeydekiler İçin İngilizce Metin Örnekleri ve Anlamları

Okuma seviyenizi biraz olsun ilerlettiniz, size daha önceleri vermiş olduğumuz tavsiyeleri de uyguladınız. Her şey çok güzel gidiyor, artık başlangıç seviyesinden biraz olsun farklı olan orta düzeydeki metinleri inceleyebilirsiniz. Sizin için paylaşmış olduğumuz metinlerle yetinmeyin lütfen, yukarda bahsetmiş olduğumuz kaynak kitaplara yönelebilirsiniz ya da çeşitli internet sitelerinden farklı metinler okuyabilirsiniz. Örneğin levelinenglish.com internet sitesinde yayımlanan haberler, üç farklı İngilizce düzeyine göre yeniden yazılmıştır. Böylece istediğiniz haberi istediğiniz İngilizce seviyesine göre okuyabilir, kıyaslayabilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz. Şimdi ise sizin için çeşitli İngilizce metinler hazırladık.

1. Cats as Pets: Cats make great pets.  Many people love them.  They are easy to take care of.  They are also very helpful.  On farms they keep away mice and rats. Cats are very friendly and bring happiness to their owners.  They are very playful and smart too!  Cats always know what they want.  They are usually not mean.

Evcil Hayvan Olarak Kediler: Kediler harika evcil hayvanlığı yaparlar. Birçok insan onları sever. Onların bakımı kolaydır. Aynı zamanda onlar da çok yardımseverdir. Çiftliklerde fareleri ve fareleri uzak tutarlar. Kediler çok canayakın ve sahiplerine mutluluk getirirler. Çok eğlenceli ve akıllıdırlar! Kediler her zaman ne istediklerini bilirler. Genellikle kaba değildirler.

2. Whales
: Whales are mammals. They breathe air like us. They rise to the surface of the water to breathe. They live in the oceans of the world. There are many different kinds of whales. Some are the killer whale, humpback whale, sperm whale and gray whale. They are some of the largest animals. The largest whale is the blue whale. It can grow to be a hundred feet long and weigh as much as 15 elephants. It is the largest animal on earth. Whales leap out of the water. They also dive and roll. Whales dive to get food. Some whales can dive more than a mile down! Some whales are found in zoos, public aquariums, and entertainment parks. These whales live in large glass tanks. They learn things very easily. They are trained to play with ball, leap, and dive down deep for certain objects.

Balinalar: Balinalar memelidir. Bizim gibi havayı soluyorlar. Nefes almak için su yüzeyine yükseliyorlar. Dünyada okyanuslarda yaşıyorlar. Çok farklı balina türleri vardır. Bazıları katil balina, kambur balina, sperm balina ve gri balina olabilir. Onlar en büyük hayvanlardan biridir. En büyük balina mavi balinadır. Yüz fit uzunluğunda büyüyebilir ve 15 fil kadar ağır olabilir. Dünyadaki en büyük hayvandır. Balinalar sudan fırlar. Aynı zamanda dalarlar ve yuvarlanırlar. Balinalar yiyecek almak için dalarlar. Bazı balinalar bir milden daha fazla dalabilir! Bazı balinalar hayvanat bahçelerinde, halka açık akvaryumlarda ve eğlence parklarında bulunur. Bu balinalar büyük cam tanklarda yaşar. Her şeyi kolayca öğrenir. Topla oynamak, sıçrama yapmak ve belirli nesneler için derinlere dalmak için eğitilmişlerdir.

3. Kerem’s Big Birthday Party
: When Kerem turned six, his mom and dad had a birthday party for him. Twenty of his closest friends joined in the party. Everyone wore birthday hats and had birthday cake. The birthday cake was colored blue and white, which are Kerem’s favorite colors. As the day went on, the children played kickball in the back yard. Kerem played first base, Selin played outfield, and Kerem’s dad was the catcher.At the end of the party, Kerem asked his parents if he could have next year’s birthday at the zoo. His parents agreed and everyone cheered.

Kerem’in Büyük Doğum Günü Partisi
: Kerem altı yaşına geldiğinde, annesi ve babası onun için bir doğum günü partisi yaptı. En yakın arkadaşlarından yirmi partiye katıldı. Herkes doğum günü şapkası takmış ve doğum günü pastası yapmıştır. Doğum günü pastası, Kerem’in favori renkleri olan mavi ve beyaz renklidir. Gün geçtikçe çocuklar arka bahçede kickball oynadılar. Kerem ilk sırayı oynadı, Selin saha dışı oynadı ve Kerem’in babası top yakalayıcısı oldu. Parti sonunda, Kerem ailesine gelecek yıl hayvanat bahçesinde doğum günü yapıp yapamayacağını sordu. Ailesi kabul etti ve herkes alkışladı.

4. Autumn: Autumn is the season that falls between summer and winter. There are many changes that begin in this fascinating season. Days become shorter. Leaves of trees turn from green to vibrant red, yellow and orange. Trees need sunlight to keep their leaves a lively green. Without sunlight leaves turn colors. The grass is no longer blanketed with dew but with frost, almost every morning, as temperatures reach the freezing point. Animals start storing up a food supply to last through the long winter months. These changes occur as we adjust from the heat of the summer to the chill of the winter.

Sonbahar
: Sonbahar, yaz ve kış ayları arasında geçen mevsimdir. Bu büyüleyici mevsimde başlayan birçok değişiklik var. Günler kısalıyor. Ağaçların yaprakları yeşilden canlı kırmızı, sarı ve turuncuya dönüşür. Ağaçlar, yapraklarını canlı yeşil tutmak için güneş ışığına ihtiyaç duyarlar. Güneş ışığı olmadan yapraklar renkleri açar. Çimler artık çiğ ile örtülmüyor, ancak donma noktası neredeyse her sabah, sıcaklıklar donma noktasına ulaşıyor. Hayvanlar, uzun kış ayları boyunca dayanacak yiyecek tedarikini depolamaya başlar. Bu değişimler, yazın sıcağından kışın soğuğuna uyum sağladıkça ortaya çıkar.

5. The Big Run: Merve likes to run. Ever since she was in third grade, she has been training to run long distances. Now that she was in tenth grade, her parents agreed to let her run in the high school. The competation is a ten-kilometer race. It takes place every year in her school. Merve practiced by running ten kilometers, twice per day. On the average run, she would finish in thirty minutes. Last year’s winner finished the race in twenty-six minutes and ten seconds.On the day of the race, Merve ran faster then she ever had in past. As she came across the last kilometer of the race, she was in fourth place. She picked up the pace and quickly reached second place, just as she could see the finish line. She ran fast as should in a mad dash to the finish line, but she just wasn’t fast enough to get ahead of leader.

Büyük Koşu: Merve koşmayı sever. Üçüncü sınıfta olduğundan beri uzun mesafelerde koşmak için eğitim alıyor. Şimdi onuncu sınıftayken ailesi, lisedeki koşu yarışmasına katılmasına izin verdi. Rekabet on kilometrelik bir yarıştı. Her yıl okulunda gerçekleşir. Merve günde iki kez on kilometre koşarak pratik yaptı. Ortalama olarak, otuz dakikada bitirecekti. Geçen yılın galibi yarışı yirmi altı dakika ve on saniye içinde bitirdi. Yarış günü, Merve geçmişte olduğundan daha hızlı koştu. Yarışın son kilometresine rastlarken dördüncü oldu. Hızı yakaladı ve bitiş çizgisini görebildiği gibi hızla ikinci sırayı aldı. Bitiş çizgisine kadar çılgınca bir çizgide olduğu gibi hızlı koştu, ancak birincinşn önüne geçmek için yeterince hızlı değildi.

6. Tornadoes in Kansas
: Kansas is known for many things — wheat, sunflowers … and tornadoes! What famous story set in Kansas features a tornado? The Wonderful Wizard of Oz, by L. Frank Baum, tells the story of Dorothy, who gets caught in a Kansas tornado and lands in the imaginary land of Oz. This story has been dramatized on stage and film. You might have seen the movie version, which stars Judy Garland as Dorothy. Tornadoes are storms with rapidly rotating winds that form a funnel cloud. Also known as “twisters,” they extend downward from the huge clouds of a severe thunderstorm. The winds that rotate within a tornado usually reach a speed of almost 300 miles per hour! A tornado often sweeps through an area quickly, but it can cause considerable destruction. There have been a number of remarkable reports of tornadoes. In one instance, a schoolhouse was demolished while the 85 students originally inside it were carried more than 400 feet with none killed.

Kansas Bölgesindeki Kasırga: Kansas birçok şeyiyle tanınır – buğday, ayçiçeği… ve kasırgaları! Kansas’ta geçen ünlü hikaye de bir kasırgayı anlatmaktadır. L. Frank Baum’un Harika Oz Büyücüsü, Kansas kasırgasına yakalanan ve hayali Oz ülkesine inen Dorothy’nin hikâyesini anlatıyor. Bu hikâye tiyatro sahnelerinde ve filmde uyarlanmıştır Judy Garland’ı Dorothy olarak izleyen film versiyonunu görmüş olabilirsiniz. Kasırgalar, huni bulutu oluşturan hızla dönen rüzgârlı fırtınalardır. Ayrıca “titreyen” olarak da bilinir, şiddetli bir fırtınanın devasa bulutlarından aşağı doğru uzanırlar. Bir kasırga içinde dönen rüzgârlar genellikle saatte yaklaşık 300 mil hıza ulaşır! Bir kasırga sıklıkla bir bölgeyi hızlı bir şekilde tarar, ancak ciddi bir tahribata yol açabilir. Birçok dikkate değer kasırga raporu var. Bir örnekte, bir okul binası yıkılırken, içerisindeki 85 öğrenci, hiçbiri öldürülmeden 100 metreden fazla taşınmıştır!

7. The Port of Portland, Maine
: The coastline of Maine totals about 3,500 miles and consists of sandy beaches, peninsulas, islands, inlets, bays, coves and harbors. Portland Harbor is one of many harbors on the Maine coast. The city was built on two hilly peninsulas overlooking Casco Bay. The harbor became a major shipbuilding and mast building center in the 18th century. By 1806, Portland ranked as the sixth largest port in the country. Its success made it a target for attack by the British during the War of 1812 and by the Confederates during the Civil War. Portland was also a target for German U-boats, or submarines, during World War I. It was rated the most important harbor in the continental U.S. during World War II, since it was the closest one to Europe. The coastline and islands of Casco Bay were ringed with artillery bunkers on the alert for submarines. Some fishermen and divers claim that there are sunken German U-boats somewhere in Casco Bay.

Portland Limanı, Maine: Maine kıyı şeridi 3.500 mil kadardır ve kumlu plajlar, yarımadalar, adalar, girişler, koylar, koylar ve limanlardan oluşur. Portland Limanı, Maine kıyısındaki birçok limandan biridir. Şehir, Casco Körfezi’ne bakan iki tepeli yarımada üzerine inşa edildi. Liman, 18. yüzyılda büyük bir gemi inşa ve direk inşa merkezi haline geldi. 1806’ya kadar, Portland ülkedeki en büyük altıncı liman oldu. Başarısı, onu 1812 Savaşı sırasında İngilizlerin ve İç Savaş sırasında Konfederasyonların saldırısı için bir hedef haline getirdi. Portland aynı zamanda I. Dünya Savaşı sırasında Alman U-botları veya denizaltıları için bir hedefti. II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’ya en yakın olan kıta ABD’deki en önemli liman oldu. Casco Koyu’nun sahil şeridi ve adaları, denizaltıları uyarma konusunda topçu bunkerleriyle doluydu. Bazı balıkçılar ve dalgıçlar Casco Körfezi’nde bir yerde batık Alman U tekneleri olduğunu iddia ediyor.

8. Sir Isaac Newton: He was one of the most important mathematicians and scientists of all time and his ideas and theories were not improved on until Einstein’s work, almost two hundreds and fifty years later. He was born in 1642 in a place called Woolsthorpe, in England, and he went to study at Cambridge University in 1661. At first, he studied Law, but later he became very interested in Mathematics and Science. He later went on to teach at the university and he made some very important scientific discoveries about light and mechanics. His most famous discovery though is probably gravity. One day Newton saw an apple fall off a tree. He realised that the force that made the apple fall to the ground was the same force that made the moon travel around the Earth. He called this force gravity and this brilliant idea changed the way we look at the world. Later in his life, Newton gave up scientific research. He never really returned to Woolsthorpe. In 1696, he left Cambridge and went to work for the government in London. He died there in 1727.

Sör Isaac Newton: Tüm zamanların en önemli matematikçilerinden ve bilimcilerinden biriydi ve Einstein’ın çalışmasına kadar neredeyse iki yüz elli yıl sonra fikirleri ve teorileri geliştirilemedi. 1642’de İngiltere’de Woolsthorpe adlı bir yerde doğdu ve 1661’de Cambridge Üniversitesinde okudu. İlk önce Hukuk okudu, ancak daha sonra matematik ve fen ile ilgilenmeye başladı. Daha sonra üniversitede ders vermeye devam etti ve ışık ve mekanik ile ilgili çok önemli bilimsel keşifler yaptı. En ünlü keşfi olsa da, muhtemelen yerçekimidir. Bir gün Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü. Elmayı yere düşüren gücün, ayın dünyayı dolaşmasını sağlayan kuvvetle aynı olduğunu fark etti. Bu güç yerçekimi olarak adlandırdı ve bu mükemmel fikir dünyaya bakışımızı değiştirdi. Daha sonra, Newton, bilimsel araştırmalardan vazgeçti. Asla Woolsthorpe’a geri dönmedi. 1696’da Cambridge’den ayrıldı ve hükümet için Londra’da çalışmaya başladı. 1727’de orada hayatını kaybetti.

İleri Düzeydekiler İçin İngilizce Metinler ve Anlamları

Belki de size verdiğimiz tavsiyelerle ve sizin gerekli özveriyi göstermenizle birlikte ileri düzeyde metinleri okuyabiliyor hale geldiniz. Ya da en başından beri ileri düzeyde olan biriydiniz ancak öğrendiğiniz bu dili unutmamak adına çeşitli metinler aramaktaydınız. Sizler için hazırlamış olduğunuz bu konu başlığında ileri düzeyde kabul edilebilecek metinler ve anlamları mevcuttur. Ancak unutmayın ki, dilediğiniz seviyede kitapları alarak, internette çeşitli kaynak taramaları yaparak da kendinizi geliştirebilir ve yabancı dil öğrenme seviyenizi koruyabilirsiniz.

1. Ancient Lycia
: Ancient Lycia lay in the mountainous area between modern Fethiye and Antalya. It wasn’t a single country, but a federation of 19 independent cities.The people of Lycia must have regarded burials as an important aspect of their religion, for they cut hundreds of tombs into cliff faces and crags that can be seen throughout the area today.These tombs were probably copies of domestic architecture, intended as houses for the dead.

Antik Likya: Antik Likya, modern Fethiye ve Antalya arasındaki dağlık alanda yer almaktadır. Tek bir ülke değildi, ancak 19 bağımsız şehir federasyonu oldu. Likya halkı, mezarları uçurum yüzleri ve yörüngede görülebilen uçurumlar halinde kesen mezarları dinlerinin önemli bir parçası olarak görmüş olmalılar. Bu mezarlar, muhtemelen ölüler için evler olarak tasarlanan iç mimarinin kopyalarıydı.

2. Iran – Iraq War: During the latter part of 1980, Iraq invaded Iran and hoped to seize its southern oil fields.Iran counterattacked.The result was a murderous eight-year conflict marked by the use of chemical weapons and human waves of young Iranian radicals fighting the Soviet-armed Iraqis.The war ended with Iran’s defeat, but not the collapse of its theocratic regime.In the short term, their long defence of Iranian nationalism left the mullahs more entrenched at home, while abroad they used their oil revenues to back grass-roots radicalism in lebanon and militants elsewhere who engaged in anti-Western terrorism.Over the years, the strongest threats to the Iranian regime ultimately have come from within, from a new generation of young students and workers who have discovered that their prospects for prosperity and democratic rights have not changed much since the days of the shah.

İran – Irak Savaşı
: 1980’nin ikinci yarısında Irak, İran’ı istila etti ve güneydeki petrol sahalarını ele geçirmeyi umuyordu. İran’a karşı saldırı gerçekleşti. Sonuçta, Sovyet silahlarıyla savaşan genç İranlı radikallerin kimyasal silahlarının ve insan dalgalarının kullanımıyla işaretlenmiş sekiz yıllık bir çatışma yaşandı. Iraklılar. Savaş, İran’ın yenilgisiyle sona erdi, ancak teokratik rejiminin çöküşü olmadı. Kısa vadede, İran milliyetçiliğinin uzun süre savunması, köylüleri radikalizmi geri almak için mollaları evde daha sağlam bıraktı. Batı karşıtı terörizmle uğraşan başka yerlerde Lübnan ve diğer yerlerdeki militanları desteklemek için kullandılar. Yıllar boyunca, İran rejimine yönelik en büyük tehditler sonuçta refah ve demokratik haklar için umutlarını beklediklerini keşfeden yeni nesil genç öğrenci ve işçilerden geldi. Şahın günlerinden beri pek değişmedi.

3. Gardens: England is famous for its gardens, and most people like gardening. This is most likely one reason why so many people prefer to live in houses rather than in flats.Mainly in suburban areas it is possible to pass row after row of ordinary small houses, each one with its neatly kept patch of grass surrounded by a great variety of flowers and shrubs. Enthusiasts of gardening get a great deal of helpful advice from the television and magazines.

Bahçeler: İngiltere bahçeleriyle ünlüdür ve çoğu insan bahçe işlerini sever. Bu, çoğu insanın apartmanlardan ziyade evlerde yaşamayı tercih etmelerinin bir nedenidir. Ana banliyö bölgelerinde, sıradan küçük evlerin sıralarından sonra sıradan geçmek mümkündür; çiçek ve çalılar çeşitliliği. Bahçıvanlık meraklıları, televizyon ve dergilerden büyük miktarda yararlı tavsiye almaktadır.

4. In Recent Years: In recent years, scientists have come to an agreement that the earth is warming mostly due to the emission of carbon dioxide from electrical power plants that burn coal, oil and natural gas. Discussions of alternatives to these fossil fuels generally include windmills, photovoltaics (panels which convert sunlight to electricity) and even hydrogen fuel.Although these technologies hold a great deal of promise for the long term, none of them provides an immediate solution to the problem of global warming.Even if these new technologies fulfill their potential at some time in the future, it is unclear whether they will meet the world’s energy needs.For this reason, nuclear power still remains the only really attractive alternative to fossil fuels.

Son Yıllarda
: Son yıllarda, bilim adamları, dünyanın kömür, petrol ve doğal gaz yakan elektrik santrallerinden kaynaklanan karbondioksit emisyonu nedeniyle ısınmakta olduğu konusunda bir anlaşmaya vardılar. Bu fosil yakıtlara alternatiflerin tartışılması genellikle yel değirmenleri, fotovoltaikler (güneş ışığını elektriğe dönüştüren paneller) ve hatta hidrojen yakıtını içerir. Bu teknolojiler uzun vadede çok büyük bir umut vaat etmelerine rağmen, bunların hiçbiri derhal sorununa derhal çözüm getiremez. Küresel ısınma. Bu yeni teknolojilerin gelecekte potansiyellerini yerine getirmeleri durumunda, dünyanın enerji ihtiyacını karşılayıp karşılamayacakları belli değil. Bu nedenle, nükleer enerji hala fosil yakıtlara gerçekten çekici olan tek alternatif olmaya devam ediyor.

İngilizce okuma yeteneğinizi geliştirmenin ilk yolu kelime bilginizi geliştirmektir. Bunun için İngilizce Kelime Öğrenme Rehberi ve İngilizce Kelime Uygulamaları yazıma göz atabilirsiniz.

Aynı zamanda eğer İngilizce yazma ile ilgili bir sorununuz varsa buraya tıklayarak İngilizce yazma yeteneğinizi nasıl geliştirebileceğinizi görebilirsiniz.

1 thought on “İngilizce Okurken Zorlanıyorum, Ne Yapmalıyım?”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.